Aort damar cerrahisi, aort damarındaki ciddi hastalıkların tedavi edilmesinde rol oynar. Aort, kalpten çıkan ve vücudun geri kalanına oksijen ve besin taşıyan en büyük arter olduğundan, bu damarda meydana gelen herhangi bir problem hayati önem taşır.
Cerrahinin temel amacı, aort damarındaki yapısal bozuklukları, genişlemeleri, yırtılmaları veya tıkanıklıkları onararak hastanın hayatta kalma şansını ve yaşam kalitesini artırmaktır. Bu rahatsızlık türü çoğu zaman ani ve acil müdahale gerektirirken, cerrahi yöntemlerin hızlı ve etkili uygulanması da önemli bir yere sahiptir. Bu yazımızda da, aort damar cerrahisinin kullanılan açık ve kapalı yöntemlerin arasındaki farklara yer verilecektir:
1. Açık Cerrahi Yöntem
Damar cerrahisinde açık müdahalenin kullanılması, uzun zamanlardır tercih edilen bir yöntemdir. Bu yöntemde, cerrah hastanın karın veya göğüs bölgesinde geniş bir kesi yaparak doğrudan aorta bölgesine ulaşır. İşlem sırasında hasarlı ya da genişlemiş damar kısmı belirlenir ve gerekirse çıkarılarak yerine uygun bir greft yerleştirilir.
Avantajları:
- Cerrahların, aort damarını doğrudan görebilmesi ve temasa geçebilmesi karmaşık anatomik durumlarda büyük avantaj sağlar.
- Kompleks vakalalar olarak nitelendirdiğimiz karmaşık durumlarda hem damarın hem de çevresinin detaylı incelenmesi diğer yapıların da değerlendirilmesine imkan sağlar.
- Açık cerrahi yöntemin çok uzun zamanlardan beri tercih edilmesi tecrübeyi de beraberinde getirmektedir.
Bu yöntem özellikle genç ve sağlıklı bireylerde veya anatomik olarak daha karmaşık ve detaylı inceleme gerektiren durumlarda kullanılmaktadır.
2. Kapalı Cerrahi (Endovasküler) Yöntem
Endovasküler cerrahi, minimal invaziv (az müdahaleli) tekniklerin kullanıldığı günümüzün modern bir yöntemidir. Bu yöntemde, genellikle kasık bölgesinden yapılan küçük bir kesi ile damara girilir ve özel endovasküler aletler yardımıyla aort damarındaki problem tespit edilerek belirlenen bölgeye tedavi uygulanılır. Endovasküler greft veya stent gibi implantlar kullanılarak, sorunlu bölümün desteklenmesi veya onarılması sağlanılır.
Avantajları:
- Bu yöntem kapsamında küçük kesilerin uygulanması cerrahi travma yaşanmasını minimuma indirilirken hastanın da ameliyat sonrasında daha az ağrı ve rahatsızlık yaşamasını da azaltmaktadır.
- Daha hızlı sürede iyileşme yaşanacağı için hastaneden kısa sürelerle taburcu olunup bireyler günlük yaşantılarına dönebilmektedir.
- Bu işlem sırasında kanama ve enfeksiyon riskini açık cerrahi yönteme oranla büyük oranda düşürmektedir.
Kapalı cerrahi, özellikle yaşça büyük bireylerde ve risk faktörlerinin yüksek olan bireyler tarafından tercih edilir, çünkü bu yöntem daha az travma içerir ve hastanın genel durumunu daha az zorlar.
Hangi Yöntem Tercih Edilmeli?
Aort damar cerrahisi yönteminin seçimi, hastanın bireysel özellikleri, hastalığın evresi ve konumu ile işlemi yapacak cerrahın deneyimine göre değişebilmektedir.
- Hastanın yaşı, mevcut sağlık problemleri ve ameliyata toleransı, yöntemin seçiminde belirleyici rol oynamaktadır. Genç ve sağlıklı hastalarımızda genellikle açık cerrahi, kronik rahatsızlıkları olan veya yaşça büyük hastalarımızda ise kapalı cerrahi tercih edilebilmektedir.
- Hasar alımı sonrasında kan damarı duvarında oluşan şişliğin büyüklüğü, nerede olduğu ve aort duvarının durumuna göre hangi yöntemin daha etkili olacağını belirlemede kritik rol oynamaktadır.
- Hem açık hem de kapalı cerrahi tekniklerinde uzmanlaşmış bir ekibin bulunması, tedavi başarısını artırır. Özellikle kapalı cerrahi için gelişmiş teknolojik ekipmanlar ve eğitimli personel gerekmektedir.
Sonuç olarak her iki yöntemin de kendi içinde artıları ve eksileri bulunmakla birlikte, en doğru tedavi seçimi, siz hastalarımızın detaylı bir şekilde değerlendirilmesi ve uzman doktorunuzun görüşleri sonrasında yapılması beklenilir. Son derece hayati önem taşıyan bu problemin tedavisinde uygulanılacak yöntem doğru seçilmelidir. Ancak bu kapsamda yaşam kaliteniz büyük oranda artacaktır.