Prof. Dr. Münevver Erdinç (TSS ANLAŞMASI İÇİN 02329777700 ARAYINIZ)
Göğüs Hastalıkları
Astım, Ciddi Bir Halk Sağlığı Sorunudur!
Astım, bir solunum yolu hastalığı olan ve tüm dünyada 300 milyondan fazla kişiyi etkilediği tahmin edilen ciddi bir halk sağlığı sorunudur.
Astım hastalığı ülkemizde yaklaşık her 100 erişkinden 5-7'sinde, her doğan çocuktan 13-15'inde görülebilmektedir ve tedavisinin mutlaka uzman hekim gözetiminde planlanması gerekmektedir.
Astım, solunum yollarında kronik olarak iltihabi olmayan ödeme neden olan bir hastalıktır. Astımda solunum yolları her türlü uyarana karşı normal kişilerden farklı yanıt verir. Havayolu aşırı duyarlılığı dediğimiz bu durum kontrol altına alınmazsa, kişilerde; öksürük, göğüste sıkışma hissi, nefes darlığı, hırıltılı solunum gibi belirtiler ortaya çıkar. Öksürük, genellikle balgamsız, gıcık şeklinde, sıklıkla da sabaha karşı artan bir öksürüktür. Allerji, irritanlar, egzersiz, hava değişimleri, solunum yolu infeksiyonları gibi çeşitli faktörler öksürük nedeni olabilir. Astım ile karışan, sıklıkla da birlikte bulunan; üst hava yolu sorunları, rinit, sinüzit, nazal polip, gastroözofagiyal reflü gibi diğer kronik öksürük nedenleri iyi değerlendirilmeli, tedavi planında bunlar gözden kaçırılmamalıdır.
Astım Tedavisi Kişiye Özel Olmalıdır.
Astım hastalığının tedavisi kişilere göre farklılık gösterir. Astım tanısında altın standart, anamnezdir. Hastanın sorunları nerede, ne zaman başladı, ailesinde ve çevresinde benzer sorunlar var mı, bu sorunlar nasıl düzeldi, hepsi çok iyi sorgulanmalıdır. Solunum Fonksiyon Testi ile de hastalığın ve atakların şiddeti belirlenir. Tanı konup tedavi altına alınmazsa nefes darlığı ve hırıltılı solunuma dek ilerleyebilir. Bu belirtiler kişiden kişiye çok farklılık gösterdiği gibi, şiddeti ve tedaviye yanıtı da farklı olabilir. Astımın bu; başlama yaşı, tetikleyicileri, klinik görünümü, tedaviye yanıtı gibi farklılıkları ‘astım fenotipleri’ olarak tanımlanmaktadır. Astımın gelişiminde, birçok kişisel (genetik) ve çevresel faktör yer almaktadır. Bu nedenle de her astımlıya aynı şekilde yaklaşılmamalı, ‘fenotipe özgü’ tanı, tedavi ve izlem yapılmalıdır. Alerjik astım, en bilinen fenotip olmasına karşın, son yıllarda değişen çevre ve yaşam koşulları, hareketsizlik, beslenme alışkanlıkları gibi allerji dışı faktörler nedeniyle astımın hem sıklığı artmış, hem de kontrolü güçleşmiştir” ifadelerini kullandı.
Astım Hastalığının Düzenli Olarak İzlenmesi Gerekmektedir.
Astım kronik bir hastalıktır ve bu nedenle düzenli olarak izlenmesi gerekmektedir.
Erişkin astımı, düşük doz ve az sayıda ilacın kesilmeden düzenli kullanılmasını gerektirmektedir. Hastalığın kontrol altında olduğu, belirti vermeyen (asemptomatik) dönemlerde ‘geçti’ denilerek tedavinin sonlandırılması en sakıncalı durumdur. Özellikle gebelikte ilaçların bırakılması ile sık karşılaşılmaktadır. Oysa astım ilaçlarının hemen hepsi gebelikte güvenlidir. İlacın kesilmesi, astım atağına neden olarak daha riskli ilaçların kullanılmasını gündeme getirebilir. Kontrol altında olmayan bir hava yolu inflamasyonu, herhangi bir tetikleyici ile karşılaştığında ciddi klinik sorunlara yol açabilir. Düzenli aralarla hasta hekim diyaloğu devam etmeli, hastalığın fenotipine göre; tetikleyiciler, şiddeti, tedavi farklılıkları iyi tanımlanmış olmalıdır” dedi.
Astım Tedavi Sürecinde Kortizon Kullanımı
Her insanın genetik yapısı, yaşı, çevresindeki tetikleyiciler ve tedaviye alınan yanıt farklı olduğu için astım tedavisi kişiden kişiye değişmektedir.
Örneğin, obezite; önceki yıllarda astımın kontrolünü güçleştiren bir faktör olarak tanımlanırken, bugün, doğrudan astıma neden olan bir faktör olarak kabul edilmektedir. Tedavisi en zor olan astım tiplerinden biridir. Çünkü ona sıklıkla reflü, uyku apne sendromu, metabolik sorunlar eşlik etmektedir. Bunların hepsi gözden geçirilmelidir. Ayrıca, kişinin çevresinde astımını kötüleştiren herhangi bir maruziyet var mıdır, çok iyi gözden geçirilmelidir. Sigara, bunlar içinde en önemlilerindendir. Normalde havayolu ile verilen kortizon hastalığı rahatlıkla kontrol altına alabilmekte iken, sigara içen astımlılarda bu önemli ilaca direnç gelişmekte, hastalık kontrolü güçleşmektedir. Astımlılar kesinlikle sigaradan uzak durmalıdırlar.
Astımda kullanılan nefes açıcı ilaçların sık kullanılması durumunda eskisi gibi etki yapmayacağı, bağımlılık yapacağı sanılmaktadır. Nefes açıcı ilaçlara sık ihtiyaç duyma, astımın kontrol altında olmadığının göstergesidir, hekime başvurulmalı tedavi gözden geçirilmeli, risk faktörleri değerlendirilmeli, kontrol edici tedavi güçlendirilmelidir. Nefes açıcı ilaçlar hiçbir zaman tek başına düzenli kullanılmamalı, mutlaka kortizon ile birlikte kullanılmalıdırlar. Tüm bunların tanımlanması, kaçınması gerekenlerin belirtilmesi, eşlik eden durumların kontrolü tedavi başarısını artıracaktır. Tedavi ne kadar farklı olursa olsun en temel ilacımız hava yolu ile verilen kortizondur. Hastalar bunu düzenli kullanmalı, hekim kontrolü altında doz ayarlamaları yapılmalı ve kesilmemelidir.
Astım Hastaları Spor Yapabilir mi?
Düzenli astım tedavisi almayan kişilerin çoğunda egzersiz sırasında öksürük, nefes darlığı oluşabilir. Normal solunum sırasında burun; dışarıdan gelen partikülleri filtre eder, alınan havayı ısıtır, nemlendirir, alt hava yollarına iletir. Egzersiz sırasında daha fazla solunum yapıldığı için, ağız solunumu ön planda olur ve bu koruma mekanizmaları devre dışı kalır. Astımlıların birçoğunda var olan burun tıkanıklığı da eklendiğinde bu durum daha çok sorun yaratabilir. Ancak, düzenli astım tedavisi gören, inhale steroidini kullanan kişilerde havayollarının aşırı duyarlılık hali ortadan kalkar ve sorun yaşanmaz. Düzenli astım tedavisi gören kişiler rahatlıkla spor yapabilir. Ağır astım durumu söz konusu ise buna hekimi ile birlikte karar verilmelidir. Özellikle yüzme önerilir. Kayak gibi soğuk hava ile temasın söz konusu olduğu sporlarda yavaş yavaş ısınma ile başlanmalı, yanında kurtarıcı ilaç bulundurulmalıdır. Astımlı birçok sporcu alanlarında rekorlar kırarak yaşamlarını sürdürmektedir.
Astım, Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığına (KOAH) dönüşür mü?
KOAH, daha çok sigara ve bazı irritanlar sonucu meydana gelen, astım kadar tedaviye iyi yanıt vermeyen, kalıcı bir havayolu ve parankim hastalığıdır. Sigara içmeyen ağır astımlılarda belirtiler KOAH gibi görünebilir, ancak tedavi ile belirgin düzelme sağlanır. Yetersiz tedavi nedeniyle kontrol altına alınamazsa KOAH zannedilebilir. Bazen de kişi hem allerjiktir, hem sigara içmiştir, yani ikisi bir arada bulunabilir. Yani Astım, KOAH’a dönüşmez, ancak bazı nedenlerle KOAH gibi görünebilir.
Astım tedavisinde son yıllarda çok olumlu gelişmeler yaşanmaktadır. Hastalığın fenotipinin iyi tanımlanması, tedavi seçeneklerinin doğru değerlendirilmesini sağlamaktadır. Mesleği, hobileri, kullandığı ilaçlar, eşlik eden hastalıklar, psikosomatik durumu çok iyi değerlendirilmelidir. Ağır astımlılarda biyolojik ajanlarla yaşam kalitesi belirgin düzelmekte, astım kontrolü çok daha iyi sağlanabilmektedir.