Psikotik Bozukluklar

Psikotik hastalıklar psikiyatri branşı kapsamında tanı ve tedavisi gerçekleştirilen oldukça ciddi ruh hastalıklarıdır. Psikotik bozukluklar geliştiği zaman kişinin gerçeklikle bağlantısı belli noktalarda kopabilir. Gerçek dışı görüler ve düşüncelerle hareket eden hastaların davranışlarında ve gerçekleştirdikleri eylemlerde problemler yaşanabilir. Hem kendileri hem de çevreleri için istenmeyen negatif durumlar ortaya çıkabilir. Psikotik bozukluklar arasında oldukça bilinen hastalıklarından bir tanesi şizofrenidir ve psikotik bozukluklar içinde en ağır olan problemlerden biridir. Bununla beraber çok sayıda farklı sanrı, düşünce ve davranış bozukluğu problemi görülmektedir. 

Psikotik Bozuklukların Belirtileri Nelerdir?

Psikotik hastalıkların her biri kendisine göre çok sayıda farklı belirtiyle ortaya çıkmaktadır. Psikolojik ve sosyal stres, travma ve yaşanan ani olaylar neticesinde psikotik belirtiler görülebilir. Ortaya çıkan belirtiler bazen kısa sürede kendiliğinden kaybolur, böyle durumlarda kısa reaktif psikoz gerçekleşmektedir. Ancak bu problemler kalıcı hale gelerek kronik bir form kazanabilir. Akut başlayan psikotik bozukluklar kronik bir hal aldığında hayat boyu psikolojik tehlikeler yaşanabilir, tedavi planlaması kapsamında hastaların yaşadıkları problemin kontrol altına alınması hayat kalitesinin sağlıklı bir şekilde devamlılığı için gereklidir. Bu problemler hastanın tüm kişiliğini, karakterini değiştirebilir ve hastanın farklı davranışlar kazanmasına neden olabilir. 

Psikotik bozukluklar arasında bir başka tür ise paranoid problemlerdir. Paranoid problemlerin oluşturduğu etkiler kişilik düzeyinde olmaktan ziyade, sanrılar şeklinde ortaya çıkmaktadır. İleri seviye paranoid bozukluklar ciddi problemlerdir ve tehlikeli yanları oldukça fazladır. Hastaların yaşadıkları problem hastalar için bir problem olarak görülmez ve kabullenme oluşmadığı için tehlikenin boyutu da büyür. 

Psikotik Bozukluklar Nelerdir?

Davranış bozuklukları psikotik bozukluk üzerinden gerçekleşebilmektedir. Çünkü yaşanan psikotik problemler neticesinde sosyal hayatta sosyal kabiliyetlerin başarıyla kullanılması mümkün olmaz. Dolayısıyla kişinin arkadaş çevresinde ya da iş hayatı gibi ortamlarda problem yaşaması ve sosyal ilişki kurması zorlaşabilir. Bazı hastaların davranışları çevreye zarar verebilir ya da çevreyi kişiden uzaklaştırabilir.  

Düşünce bozuklukları da psikotik bozukluklar içinde büyük bir yer tutmaktadır. Kişinin düşünceleri adeta bir kaos içinde yüzmektedir. Dolayısıyla aklına gelenler, konuştukları ve yeni düşünceler içinde ciddi bir karmaşa içinde olurlar. Karşı tarafa düşüncelerini aktarmakta zorlanırlar. 

Şizofreni beyin temelli bir psikotik bozukluk olarak nitelendirilebilir. Genç yaşlarda ortaya çıkan bu hastalık hem erkeklerde hem kadınlarda görülebilir. Şizofreni gerçekleştiğinde gerçekten tam anlamıyla kopma yaşanmasa da gerçekle alakası olmayan çok sayıda algılama süreci yaşanmaktadır. Dolayısıyla gerçek değerlendirmesi ve iletişim problemleri ileri seviyede yaşanmaktadır. 

Halüsinasyonlar psikotik bozukluklarda sıklıkla görülmektedir. Hayali görüntüler ve sesler ortaya çıkar. Bunu yalnızca psikotik bozukluğa sahip olan kişiler görür ve duyar ancak diğer insanların da bunları fark edebileceğine inanırlar. Daha sonra bu durumu farkına vardıklarında farklı problemler de ortaya çıkabilir, hasta kendini özel hissedebilir ve bu durum yaşadığı problemi ileri seviyelere taşır. 

Hezeyanlar ise halüsinasyonlardan farklı olarak düşünsel boyutta ortaya çıkan gerçek dışı inançlar olarak nitelendirilebilir. Halüsinasyonlarla aynı etkilere neden olmaktadırlar. 

Tüm bunların yanında toplumdan uzaklaşma, konfor alanı içinde hapsolma, yaşamaya ve diğer eylemlere karşı ciddi motivasyon kaybı ve düşünce problemleri görülmektedir. 

Psikotik Bozukluklar Tanı ve Tedavisi 

Psikotik bozuklukların tedavisinde medikal tedavi uygulamaları büyük bir yer tutsa da bu medikal ilaç tedavisini terapiler ve eğitimlerle desteklemek gerekmektedir. Bu süreçte hastanın bu tedaviye katılımcı olması tedavi sürecinin ve planlamasının daha verimli geçmesini sağlar. Psikoeğitim, destekleyici terapiler, mindfulness pratikleri, bilişsel rehabilitasyon gibi tedavi uygulamaları mutlaka medikal tedavi ile kombinlenerek uygulanmalıdır. Hastaların yaşadığı durumlar ve şiddeti birbirinden farklı olabilir, dolayısıyla verilecek ilaçların hasta özelinde hususi olarak ayarlanmış dozlarda uygulanması gerekmektedir.