Detaylı bilgi almak ve randevu oluşturmak için formu doldurun, biz sizi arayalım.
Prostat kanseri erkek hastalarda en sık rastlanan kanser türlerinden biridir. Günümüz modern tıp uygulamaları ve gelişen tıp teknolojisinin sunduğu imkânlar sayesinde, çeşitli cerrahi yöntemlerle tedavi edilmektedir. Özellikle erken teşhiste oldukça başarılı sonuçlar ortaya koyabilen prostat kanseri ameliyatları, kanserli dokunun alınmasında ve hastalığın iyileştirilmesinde etkin rol oynamaktadır.
Hayat kalitesinde ortaya çıkardığı ciddi problemler ve içerdiği ölüm riski ile ciddiye alınması gereken bir hastalık olan prostat kanseri, mesane ve çevresinde ortaya çıkmaktadır. Kanser hastalıklarının ortaya çıkış sebebi olan hücre anomalileri, prostat kanserinin de temelini oluşturmaktadır. Doğup, büyüyüp, gelişen bazı hücreler zamanı geldiğinde ölür ve yerini yeni ortaya çıkan hücrelere bırakır. Ancak bazı hücrelerde bu ölüm gerçekleşmez ve yine de yeni hücreler ortaya çıkar. Bu aslında var olmaması gereken hücreler ve yeni ortaya çıkan fazla hücreler de birleşerek bir hücre anomalisi oluştururlar. Bu oluşum prostat üzerinde gerçekleştiğinde prostat kanseri meydana gelir.
Prostat kanseri günümüzde özellikle yaşlı kişilerde ciddi risk faktörleri ile ortaya çıkmaktadır. Ortaya çıktıktan sonra idrar kanalı üzerinde de problemler ortaya çıkarabilen prostat kanseri, hayat kalitesini direkt olarak etkiler ve erken dönemde teşhis edilmesi zor olabilir. Ortaya çıktıktan sonra çeşitli destekleyici tedavilerin yanı sıra, laparoskopik cerrahi ve robotik cerrahi çerçevesinde gerçekleştirilen ameliyatlarla tedavi edilebilir. Hastanın hangi cerrahi yöntem üzerinden tedavi edileceği, yaşadığı problem ve hastanın kişisel özellikleri neticesinde belirlenebilir. Hastanemiz Da Vinci Robotu sistemine sahip nadir hastanelerden biridir ve laparoskopik cerrahi uygulamalarının yanı sıra, bu sistemle birlikte robotik cerrahi uygulamaları da başarıyla gerçekleştirilir. Prostat kanserinde ameliyat ve diğer tedavi uygulamalarının hangi noktada uygulanacağı, hastalığın evrelerine göre değerlendirilerek gerçekleştirilir.
Kanser hastalıklarının oluşumunda etkisi olan en büyük faktör genellikle genetiktir. Prostat kanseri için de aynı durum geçerlidir. Ailede geçmiş prostat kanseri öyküsü olması, diğer erkek aile üyeleri içinde ciddi bir risk faktörü oluşturmaktadır. Bu nedenle bu risk grubunda olan kişilerin belirli aralıklarla taramalara girmesi ve çeşitli tetkiklerle bu süreci takip etmesi önerilmektedir.
Kanser hastalıklarında genetik faktörlere ek olarak yaş ve kötü alışkanlıklar ikinci sırada gelmektedir. Yaşlanmanın etkisiyle hücrelerin yenilenmesinde aksaklıklar meydana gelebilir. Tam potansiyelinde gerçekleşmeyen hücre aktiviteleri kanserli dokuların oluşmasında etkilidir. Yaşlanmanın da hücre aktivitelerinin çalışma sürecinde negatif etkiler oluşturabildiği bilinmektedir. Elbette sigara gibi kötü alışkanlıkların da her kanserde olduğu gibi prostat kanserinde de etkisi büyüktür. Son olarak yüksek kilo problemlerinin de prostat kanserinin tetiklenmesinde etkisi olduğu bilinmektedir.
Prostat kanseri sessizce ortaya çıkıp ilerleyen kanser türlerinden biri olarak gösterilmektedir. Bu sebeple ilk evrelerinde fark edilmesi oldukça güç bir kanser tipidir. Risk faktörü taşıyan kişilerin düzenli taramalarla bu süreci takip etmesinin önemi buradan gelmektedir.
İlk evrelerin ardından kanserli dokuların büyümesiyle birlikte mesane ve çevresinde çeşitli belirtiler ortaya çıkabilir. Bu etkinin idrar yolu üzerinde ortaya çıkardığı belirtiler genellikle idrar yaparken kendini gösterir. İdrar yaparken zorlanma, kanama görülmesi gibi belirtiler prostat kanserine işaret edebilir.
Prostat kanseri teşhisi genellikle kanser taramalarında ortaya çıkmaktadır. Herhangi bir şüphe söz konusu ise MR uygulamaları ve görüntüleme üzerine de kanserin karakterini daha detaylı analiz edebilmek için prostat biyopsisi yapılır.
Prostat kanseri, kanser hastalıklarının genel tedavi aşamalarında kullanılan kemoterapi ve radyoterapi gibi tedavi yöntemlerinin kullanılabildiği bir hastalıktır. Prostat kanserinde de tedavi bir süreç ifade etmektedir. Bu süreç kemoterapi ve radyoterapi gibi tedavi yöntemlerini içerir ancak cerrahi operasyonlarla kanserli dokuların dışarıya alınması tedavi için oldukça kritik bir dönemeçtir. Prostat kanseri ameliyatlarında iki büyük yöntem tercih edilmektedir. Bunlardan bir tanesi laparoskopik yöntemler, bir diğeri ise robotik cerrahidir.
Laparoskopik prostat kanseri ameliyatları, geleneksel yöntemlerle gerçekleştirilen cerrahi yöntemlere göre çok sayıda avantaj ortaya koymaktadır. Kanserli dokunun teşhisinin gerçekleştirilmesinin ardından, büyük kesilere ihtiyaç duymadan küçük kesi kanalları aracılığı ile ilgili bölgeye ulaşmak ve operasyon gerçekleştirmek laparoskopik yöntemlerle mümkündür. Böylece hayat kalitesini azaltan ameliyat yan etkilerinden kurtulmak ve süreci daha hafif atlatmak mümkün olabilir.
Laparoskopik cerrahi uygulamasında küçük kesiler üzerinden açılan kanallar vasıtasıyla, ince tüpler uygulama bölgesine yolların. Bu tüplerin ucuna yerleştirilebilen cerrahi malzemeler sayesinde ilgili bölgede cerrahi uygulamalar gerçekleştirilir. Ucunda kamera ve ışık cihazı da bulunan bu alet sayesinde kanserli dokunun başarıyla dışarıya alınması mümkündür. Düşük yan etkiye sahip olan laparoskopik cerrahi uygulamaları, iyileşme hızının da yüksek olması sebebiyle en sık tercih edilen uygulamalar arasındadır.
Da Vinci Robotu günümüzde az sayıda hastanede bulunan ve cerrahi süreçlerde yüksek avantajlar ortaya koyan konsollu bir cihazdır. Prostat kanseri ameliyatında da Da Vinci Robotu başarıyla kullanılabilir. Teşhis edilen kanserli dokulara ulaşmak için oldukça küçük kesiler aracılığı ile ilgili bölgeye ulaşmak ve işlem gerçekleştirmek mümkündür. Robotik cerrahide fark, uygulamayı gerçekleştiren cerrahın cihazı bir konsol üzerinden yönetmesidir. Bu konsol yardımıyla opere edilen robot, yüksek teknolojik imkanlarla donatılmıştır. Doktorun kanserli hücreleri dışarıya almasında bu teknolojik imkanların etkisi büyüktür. Robotik cerrahide el titremesi problemi ortadan kalkar, robotun bilek hareketleri bir insanın bilek hareketlerinin onlarca kat daha işlevseldir. Bu da özellikle küçük alanlarda etkin cerrahi avantajlar ortaya koymaktadır. Ucundaki kamera yardımıyla uygulama bölgesinde derin zoom yapılabilir ve küçük doku parçalarının dahi gözlenmesi sağlanabilir. Aynı zamanda robotik cerrahi konsolunda doktorun ayakta operasyonu gerçekleştirmesi gerekmek, süreç oturarak yönetilebilir. Böylece yorgunluk ve stres gibi negatif etkiler ortadan kalkar ve cerrah bu etkilerden bağımsız olarak sürece odaklanabilir.
Detaylı bilgi almak ve randevu oluşturmak için formu doldurun, biz sizi arayalım.