Detaylı bilgi almak ve randevu oluşturmak için formu doldurun, biz sizi arayalım.
Prostatit hastalığı prostat bezi iltihaplanması olarak kısaca özetlenebilir. Prostatit yani prostat bezinde iltihaplanma durumu hem akut hem de kronik olarak görülebilir. Akut Prostatit, Kronik Prostatit hastalığına dönüşebilir. Prostatit hastalığı geliştiği takdirde ağrılı yakınmalarla kendisini gösterir ve tedavi edilene ya da iyileşene kadar hayat kalitesinde düşüş ortaya çıkabilir.
Akut Prostatit hastalığı bakteriyel kökenli bir iltihaplanma problemini kapsamaktadır. Akut Prostatit oluşumunda bakteriler etken rol olmaktadırlar. Akut Prostatit ortaya çıktığında ateşle beraber seyreden ateşli bir iltihap olma özelliği göstermektedir. Akus Prostatit gerçekleştiyse hastalarda sık sık idrara çıkma isteği, ani bir şekilde sıkışma ve acil bir şekilde idrar boşaltma isteği, idrar esnasında acı, yanma ve zorluklar görülebilir. Ayrıca ateş ve ateşe bağlı titreme, bitkinlik gibi durumların da ortaya çıkması ihtimaller dahilindedir.
Akut Prostatit durumunda idrar tetkikleri yapmak çoğu zaman tanı uygulaması için yeterli olmaktadır. Prostat analizinde prostatın olağan halinden daha sıcak ve ödemli olması kesin tanı koymak için yeterlidir.
Akus Prostatit hastalığı, prostat büyümesi ile birlikte ortaya çıkabilir. Aynı zamanda cinsel yollarla bulaşan hastalıklar neticesinde de oluşabilir. Kişinin, kişisel hijyenine dikkat etmemesi neticesinde bakteri, virüs, mantar gibi faktörler üzerinden idrar yollarında enfeksiyon meydana gelmesi üzerine bu enfeksiyon prostata kadar sıçrayabilir. Medikal ilaç destekli tedavi istirahat ve bol su tüketimi ile desteklenmelidir.
Kronik Prostatit ise prostat bezinde ortaya çıkan iltihaplı durumlardır. Ancak tekrarlayabilir yakınmalar ortaya çıkarmaktadır. Akut Prostatit en fazla 3 aylık süreçte iyileşmelidir. Aksi takdirde yaşanan Prostatit problemi Kronik Prostatit olacaktır. Kronik Prostatit ortaya çıktığı takdirde özellikle alt pelvis bölge başta olmak üzere alt karın bölgesine kadar uzanan ağrılı yakınmalarla kendisini göstermektedir. Kronik Prostatit hastalığında sık sık idrara çıkma isteği, idrar boşaltımı esnasında yanma, acı ve zorluk yaşanabilir. Kronik Prostatit hastalığının dezavantajı tedaviye oldukça dirençli bir iltihaplanma olmasıdır. Dolayısıyla tedavisi uzun ve zorlu geçebilir. Kasıklarda yanma, yumurtalıklarda ağrı ve ani sıkışma hissi Kronik Prostatit hastalığının diğer belirtileri arasındadır. Kronik Prostatit hastalığında, Akut Prostatit hastalığına oranla daha az ateşli yakınma ortaya çıkmaktadır. Kronik Prostatit geliştiği takdirde bazı hastalarda cinsel boşalma anı ve sonrasında peniste ve testislerde ağrı ve hassasiyet meydana gelebilir. Prostat bezi ilaç tedavisiyle oldukça zor bir şekilde iyileştirilmektedir. Bu sebeple Kronik Prostatit tedavi süreci oldukça önemlidir.
Kronik Prostatit hastalığında da öncelikli neden bakteriyel oluşumlardır. Ancak bakteri harici oluşan pelvik ağrı sendromunun nedenleri net olarak bulunamamıştır. Kronik Prostatit hastalığında cinsel bölge ve çevresinin hijyenine dikkat etmemek de etkili olabilir. Çünkü Prostatit, idrar yollarında meydana gelen iltihaplı problemler neticesinde de ortaya çıkabilir. Bu da kişisel hijyenin ne kadar önemli olduğunu bir kere daha kanıtlamaktadır. Ayrıca ortak kullanılan tuvaletler ve cinsel aktivite ile taşınan bakteriler neticesinde de gelişme ihtimali söz konusudur.
Kronik Prostatit tanı uygulamaları bilgi alışverişi ve fiziksel muayene ile başlayıp çeşitli tetkiklerle devam etmektedir. Bu süreçte makat üzerinden rektal muayene gerçekleştirilebilir. Bunun amacı prostat boyutunun analiz edilmesidir. Ayrıca idrar tahlilleri, kan testleri ve semen örneği analizleri yapılabilir ve Kronik Prostatit varlığı araştırılabilir. İhtiyaç duyulduğu takdirde ultrasonografi ve sistoskopi yapılabilir. Böylece detayli analiz gerçekleşir.
Kronik Prostat medikal ilaç yollarıyla tedavi edilse de prostat bezinin ilaç tedavilerine karşı çok dirençli olması bu süreci uzatabilir. Çoğunlukla antibiyotik tedavisi ile süreç başlamaktadır. Ancak bu antibiyotik tedavisi standart antibiyotik tedavilerinden farklı olarak 6 aya kadar devam edebilir. Bu süreçte destekleyici tedavi unsurları ve bol su tüketimi önerilmektedir. İleri seviye durumlarda damardan tedaviye başlanır ve ihtiyaç duyulduğu takdirde cerrahi girişimler gerçekleşir.
Detaylı bilgi almak ve randevu oluşturmak için formu doldurun, biz sizi arayalım.