Detaylı bilgi almak ve randevu oluşturmak için formu doldurun, biz sizi arayalım.
Geriatri dahiliyenin yan dalıdır ve 65 yaş üzeri tüm bireyler başvurabilir. Geriatri genel olarak kişinin yaşlandıkça ortaya çıkan sağlık sorunlarına ve ihtiyaçlarına odaklanır. Kişide şeker, tansiyon, kolestrol, guatr, böbrek hastalığı, mide bağırsak hastalıkları, kan hastalıkları ya da kemik erimesi gibi hastalıklar mevcutsa ve ilaç tedavisi alıyorsa düzenli aralıklarla takibi yapılmalıdır. Ayrıca 65 yaş üstü kişilerde görülen nedeni açıklanamayan idrar kaçırma, düşme ya da uykusuzluk, unutkanlık ve beslenme bozukluğu gibi şikayetleri olan kişiler de geriatri bölümünden fayda göreceklerdir. Yalnızca hastalık üzerine değil sağlıklı yaşlanmak isteyen ya da sağlık kontrolünden geçmek isteyen bireyler de geriatri bölümüne başvurabilir. Doktor kişinin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak yaşam tarzında yapması gereken değişikler ya da düzenli yapılması gereken tetkik ve taramalar konusunda kişiyi bilinçlendirir. Yaşlı hastalarda hastalıklar beklenen semptomların dışında semptom gösterebilir. Bu nedenle gözlemlenen semptomlar iyi değerlendirilmelidir. Düzenli takip gerektiren kronik hastalıklarda hasta, hasta yakını ve doktorun sürekli işbirliği içinde olması kişinin mevcut sağlığını korumak ve hayat kalitesini yükseltmek açısından kritik önem taşır.
Hipertansiyon çoğu zaman sessiz ilerleyen bir hastalıktır. Semptomların belirginleşmesi ve ciddi seviyelere ulaşması yıllar hatta on yıllar alabilir. Hipertansiyon genel belirtileri arasında baş ağrısı, nefes darlığı, burun kanaması, baş dönmesi, göğüs ağrısı, düzensiz kalp atışı, bulanık ya da çift görme ve sık idrara çıkma sayılabilir. Bu belirtiler görüldüğünde vakit kaybetmeden doktora başvurulmalıdır. Hipertansiyon bu seviyelere ulaştığında kişi için ciddi riskler taşıyabilir. Bu nedenle kişinin hipertansiyonun olup olmadığını bilmesinin en iyi yolu kan basıncını düzenli aralıklarla ölçmesidir.
Hipertansiyon tedavi edilmediğinde kalp krizi, böbrek yetmezliği, hamilelik sırasında çeşitli komplikasyonlar, göz hasarları ya da inme gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Hipertansiyon risk faktörleri arasında obezite, alkol ve sigara tüketimi ve genetik faktörler sayılabilir.
Kronik böbrek hastalığı akut böbrek yetmezliğinin aksine yavaş seyreden bir hastalıktır ve tedavi edilmediğinde kalıcı sorunlara neden olabilir. Bir böbrek çalışmayı durdursa bile diğer böbrek işlevlerini yerine getirmeye devam edebilir. Çoğu zaman kronik böbrek hastalığı ilerleyene ve semptomlar şiddetli haline gelene dek fark edilmemektedir. Bu nedenle böbrek hastalığı geliştirme riski yüksek olan kişilerin böbrek fonksiyonlarını düzenli olarak kontrol ettirmesi kritik önem taşır. Hastalığın erken teşhisi kalıcı böbrek hasarının önüne geçmede oldukça önemlidir.
Kronik böbrek hastalığı tedavisi hastalığın ilerlemesini durdurmayı veya yavaşlatmayı amaçlamaktadır. Kronik böbrek hastalığının kesin bir tedavisi yoktur. Bununla birlikte bazı tedaviler belirti ve semptomları kontrol etmeye, komplikasyon riskini azaltmaya ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatmaya yardımcı olabilir.
Diyabet hastalığı vücutta insülin üretiminin herhangi bir nedenle yetersiz hale gelmesi ya da hiç olmaması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Bazı durumlarda ise insülin üretilir ancak vücut dokuları insüline karşı duyarsız hale gelir. Diyabet vücudun kan şekerini işleme yeteneğini etkiler. Tedavisi görülen diyabet türüne göre farklılık gösterecektir. Tip 2 diyabet en sık karşılaşılan türüdür. Tip 2 diyabette tip 1’den farklı olarak vücut hala insülin üretirken vücut hücreleri üretilen hormona karşı duyarsızlık geliştirir. Tip 1 diyabet ise genellikle çocukluk döneminde ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. İnsülin üretimi ya hiç yoktur ya da yetersizdir. Tip 1 diyabet hastalığında hastanın dışarıdan insülin alması zorunludur.
Kolesterol hayvan hücrelerinin zarlarında bulunan ve sindirim sisteminde önemli görevleri olan yağ benzeri bir maddedir. Özellikle hayvansal besinlerle vücuda alınan kolesterol miktarının artması birçok kronik hastalığın görülmesine neden olabilir. Kanda fazla miktarda kolesterol bulunduğunda kandaki diğer maddelerle birleşebilir ve atardamarların duvarlarına yapışarak periferik arter hastalığına neden olabilir. Yüksek kolesterol genellikle herhangi bir belirtiye neden olmadığından kişinin düzenli aralıklarla ölçüm yapması önem taşır. Ölçümlerin ne sıklıkla yapılacağı kişinin yaşına, tıbbi durumuna ve sahip olduğu risk faktörlerine göre değişiklik gösterecektir.
Detaylı bilgi almak ve randevu oluşturmak için formu doldurun, biz sizi arayalım.